DİĞER
"Bireyler arasındaki ilişkileri iğne deliğinden görecek kadar ustadır Atay; dolayısıyla Tehlikeli Oyunlar’da olduğu gibi basit bir tavla oyunundan bireyin kendini ötekiler karşısında var etme savaşını betimlerken okurunu edebiyatın en yüksek düzeyine taşır. Toplumsal sorunları maddi toplum ilişkileri açısından görmeye gelince: Bu kesinlikle Atay’ın güçlü kası değildir."
"Oya Baydar, sosyalizme eleştirel yaklaşıyor: Teori ile pratiğin çelişikliği. Teorideki kusursuzluğun nasıl olup da böylesine yoz bir iktidar ürettiği. Hayattaki en kuvvetli inancının yıkılmasıyla birlikte kimseyi yargılamıyor Baydar, insanları yanlış olduğunu söylediği düşünceleriyle baş başa bırakıyor."
"Bu yazıda, bana ara sıra hadi bakalım diyerek kendilerini hatırlatan biri gölgede kalan, diğeri saklı duran, sonuncusu erken giden üç isme değineceğim. Amacım paylaşacağım metinlerin işe yaraması, üç kişinin unutulmaları müebbet’e dönüşmeden –her birinin– okuma, ulaşma mesafesine inmesidir."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Ralf Rothmann, bireysel sorunlar ile savaş, ırkçılık, taciz, tecavüz ya da çalışma hayatının zorlukları gibi toplumsal sorunları, farklı kuşakların birbirini etkileyen hikâyeleri üzerinden tartışıyor romanlarında: ‘En zor iş, bir şeyi dünyaya getirmektir. Yok etmeyi, öldürmeyi her geri zekâlı becerir.’”
"Yarım kiloya yakın ağırlıktaki futbol topu, bazen saatte 100 kilometreyi aşan bir hızla kafaya çarptığında beyin az çok sarsılıyor. Sinir hücrelerini birbirine bağlayan lifler (aksonlar) sadmeleniyor, geriliyor. Kafa topu mücadelesindeki çarpışmalara hiç girmeyelim…"
"Bir çocuk kitabı sınırları aşmayı, hayallerin gerçekleşebileceğine inandırmayı, ufuk açmayı, duyguları keşfetmeyi kendisine dert edinir. Böylesi özgürlükçü bir ortamda ortaya çıkan eser gelişim kaygısına takıldığında sanat olmaktan çıkar. Sonuç odaklı hale gelir. Yavaşlar. Bilimsel verilerle konuşmak zorunda kalır. Ağırlaşır."
"Sutherland’in edebiyat tarihini benzerlerinden farklı kılan, akademik dilin makinemsi soğukluğunu barındırmaması, bilakis dilinin son derece samimi ve canlı olmasıdır. Buna “‘ben dili’nin dayanılmaz hafifliği” de diyebiliriz. Riskli, olumsuz eleştirilere gebe, fakat aynı zamanda cesur ve iddialı…"
"İnsana o özlediğimiz eski, basit, yoğun okuma zevkini tam tattıran bir roman bu. Şiddetin, terörün, milliyetçiliğin, kutuplaşmanın, haklı tarafta olsanız bile haklılığı taşımakta nasıl tökezleyebileceğinizin çok yalın ve acımasız bir portresi..."
“Deborah Levy’nin sadece kurmacalarında değil özyaşamsal metinlerinde de merkezi dertlerinden biri insanların iç dünyalarında olan bitenin nedenlerini aramak, sormak. Levy’nin ‘işleyen’ özyaşamsal anlatıları, odaklarına aldıkları meselelerin yanında, yakın zamanda yazdığı ya da yazmakta olduğu kurmacalar ve genel olarak edebiyat anlayışı hakkında ipuçları barındırdıkları için de önemli metinler.”
Anna Burns'ün 2018 yılında Man Booker ödülünü kazanan romanı Türkçeye çevrildi. İthaki Yayınları tarafından basılarak 7 Ağustos'ta dağıtıma sunulacak olan Sütçü'den tadımlık bir bölüm sunuyoruz...
Arslan, sütü hikâyelerinin içine sadece bir destekçi olarak almak yerine; onu, ölüm ve yaşam gibi iç içe geçmiş yansımaların başka bir tezahür sahası olarak (meşruiyet kazandırarak) görüyor.
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.